"İNSAN OLANIN KURALLARA İHTİYACI YOKTUR''

22 Kasım 2010 Pazartesi

Deneme

EZELİ RAKİP EBEDİ DOST
              
               Dostluk ne kadar büyük bir kavram…
Kelimelerle anlatmak sayfalara sığmaz.Dostlarımız kitaplar olduğu kadar insanlardır da.her yaştan her renkten birbirini tamamlayan zenginleştiren büyük farklılıkları bir ahenge çeviren ahengin oluşması için bütün özellikleri ile olan dostluklarımızdır.
                 
                  Küçüğümüzle,büyüğümüzle,yazarımızla,okurumuzla,yakında ve uzakta olanımızla dosluktan çok kardeş olmanın bilincini taşıyoruz yüreklerimizde.Bu bilinçle dostluk adı altında insanın ağzından çıkan her sözcüğü kaleme almak salt kalemlerden ibaret kalan şeyler değil.Bu sözcükleri yaşatacak kadar hayata salivermektir.Dostluklarımız bizim evrensel yapımızın temel taşlarıdır.Dostluğa adını veren sevgi insanların yakınlık duyguları ile birbirlerine bağlanmasında başlıca nedendir.Her nekadar dostlarımız bizlerin ezeli rakipleri olsa dahi bir yandan da dostluğun verdiği fazla ebedi dostluklar haline dönüşürler.Atalarımızın dediği gibi iyi dost kötü günde belli olu, sözü gerçek dostluğun keşfedilmesinde büyük bir etken.Gerçek dost paylaşmaktır.Dostunun bir kılına bile zarar gelmesine izin vermeyecek kadar dostluğun verdiği fedekarlıkla onu koruyup kollamaktır.Gerekirse sabaha kadar başında nöbet tutup düşmanlarından korumaktır. Acısıyla,tatlısıyla her daim yanında olmaktır.İki yarım elmanın birleşip bütünleşmesidir.Her daim yarana merhem olacak,acılarına su serpecek unutulmayacak tek hazinedir.Lekesiz bir gökyüzünden toprağı bereketli kılmak için insanın tarlasına inen yağmurdur.Gerçek dostluk beka bulmuş aşktır.Dostluk öyle bir şeyki zamanı kaldırıverir.birden,sorulmaz.O zaman neden bunca zaman aramadın diye.Dostluk kapıyı ne zaman çalarsa açılır o kapı hep aynı sevinçle ve karşılanır dost en içten sevgiyle.Dostluk kan,can demeden can olabilmektirbirbirine
                 
                  Bana göre üç çeşit dost vardır.Birincisi nefes gibidir.Her zaman alırsın.Yaşamını sağalar.İkincisi ilaç gibidir.Acılarını paylaşmak için lazım olunca ararsın.Üçüncüsü de mikrop gibidir sen aramadan o gelir seni bulur.Yaşamak için nefes almak şartsa,sevmek için paylaşmak içinde dostluk şart.
Devamını okuyun...>>

matematik der-2

EZELİ RAKİP EBEDİ DOST
              
               Dostluk ne kadar büyük bir kavram…
Kelimelerle anlatmak sayfalara sığmaz.Dostlarımız kitaplar olduğu kadar insanlardır da.her yaştan her renkten birbirini tamamlayan zenginleştiren büyük farklılıkları bir ahenge çeviren ahengin oluşması için bütün özellikleri ile olan dostluklarımızdır.
                 
                  Küçüğümüzle,büyüğümüzle,yazarımızla,okurumuzla,yakında ve uzakta olanımızla dosluktan çok kardeş olmanın bilincini taşıyoruz yüreklerimizde.Bu bilinçle dostluk adı altında insanın ağzından çıkan her sözcüğü kaleme almak salt kalemlerden ibaret kalan şeyler değil.Bu sözcükleri yaşatacak kadar hayata salivermektir.Dostluklarımız bizim evrensel yapımızın temel taşlarıdır.Dostluğa adını veren sevgi insanların yakınlık duyguları ile birbirlerine bağlanmasında başlıca nedendir.Her nekadar dostlarımız bizlerin ezeli rakipleri olsa dahi bir yandan da dostluğun verdiği fazla ebedi dostluklar haline dönüşürler.Atalarımızın dediği gibi iyi dost kötü günde belli olu, sözü gerçek dostluğun keşfedilmesinde büyük bir etken.Gerçek dost paylaşmaktır.Dostunun bir kılına bile zarar gelmesine izin vermeyecek kadar dostluğun verdiği fedekarlıkla onu koruyup kollamaktır.Gerekirse sabaha kadar başında nöbet tutup düşmanlarından korumaktır. Acısıyla,tatlısıyla her daim yanında olmaktır.İki yarım elmanın birleşip bütünleşmesidir.Her daim yarana merhem olacak,acılarına su serpecek unutulmayacak tek hazinedir.Lekesiz bir gökyüzünden toprağı bereketli kılmak için insanın tarlasına inen yağmurdur.Gerçek dostluk beka bulmuş aşktır.Dostluk öyle bir şeyki zamanı kaldırıverir.birden,sorulmaz.O zaman neden bunca zaman aramadın diye.Dostluk kapıyı ne zaman çalarsa açılır o kapı hep aynı sevinçle ve karşılanır dost en içten sevgiyle.Dostluk kan,can demeden can olabilmektirbirbirine
                 
                  Bana göre üç çeşit dost vardır.Birincisi nefes gibidir.Her zaman alırsın.Yaşamını sağalar.İkincisi ilaç gibidir.Acılarını paylaşmak için lazım olunca ararsın.Üçüncüsü de mikrop gibidir sen aramadan o gelir seni bulur.Yaşamak için nefes almak şartsa,sevmek için paylaşmak içinde dostluk şart.
Devamını okuyun...>>

matematik der-1

BİZ KARDEŞİZ
Roder, her nasıl olduysa gece yarısı uyanıpta yanında Batuhan’ı yanında bulamayınca çok endişelenmişti. Aklına önceki gece karşılaştıkları grup gelmişti. Akla hayale gelmez sorular beynine hücum etmişti. Aldığı her nefes bedenini yakıp kül ediyor, ruhunu bedeninden çekip alıyormuş gibi idi adeta. Şu birkaç saniye birkaç asır gibi gelmişti Roder’e.
Sonunda kalkıp Batuhan’ı aramayı akıl edebilmişti. Ama gecenin örten karanlığında bu ıssız yerde nerede, nasıl arayacaktı ki Batuhan’ı. Artık hiçbir şey önemli değildi Roder için. Öylece dışarı fırladı. Uzun uzadıya arayıp durdu. Arayışları sonuç vermeyince durup beklemenin en doğrusu olacağını düşünüyordu şimdi.
Birazdan sabırsız bekleyiş son buldu.Dere kenarında beklediği birkaç,saniye tanrım ne kadarda uzundu öyle.Uzaktan bir karartı şeklinde Batuhan’ı görünce öylesine ferahlamıştı ki,yaşamakla ölmek arasında gidip gelen ve kılpayı yaşamın kenarında kendine yer bulmuş bir insanın sevinci,okyanusta damla kalırdı beklide
Onu görür görmez atıldı hemen.nefes nefese:
-nerelerdeydin sen  ? ne kadar endişelendiğimi biliyor musun ?
-Ne oluyor sana böyle.Biraz sakin ol.sadece biraz hava almak istedim hepsi bu.
Roder bütün bu konuşmalar sırasında öyle çok bağırıyordu k,i, sesinin şiddeti kendisini bile korkutmuştu. Durup biraz sakinleşmeye çalıştı. Şu birkaç ağaç ve ufacık alan ne kadarda büyümüştü gözünde. Sonra daha sakin bir edayla:
-Dün gece olanlar geldi aklıma.hele birde seni etkilemiş olabileceği düşüncesi,yiyip bitirdi beni.
Roder akan suyu ve rüzgarı boyun eğdirdi yeşillikleri seyre dalarken,dün geceye sessiz sedasız bir yolculuk başlattı düşünceleri.
Nedir nedendir bilinmez sebebi.bir kalabalık toplanmış,birilerini dinliyorlardı.hararetli hararetli konuşan,konuşurken hop oturup hop kalkan,yeri geldimi de olanca gücüyle bağıran bu kişi önemli bir şeyden konuştu apaçık görülebiliyordu. Merakın körüklediği bitmez tükenmez ateş öyle çok yakmış olmalıydı ki Batuhan’ı, merakını  yenememiş, kaynayıp fokurdayan bu meclise katılmak için çok ısrar etmişti. Roder’i de haddinden fazla zorlayan merak sonunda bu meclise sürüklemişti iki arkadaşı. Biraz daha yaklaşıp içine dalınca, bu ortamın kasvetli havası, insanı kendinden alıyor, bedeninden kancalarla parçalar koparılıyormuşçasına acıtıyordu insanım diyen insanın içini.
      Konuşanın konuşmaları, içerideki havadan da kasvetli idi. Kendinden geçercesine konuşuyordu.
-… Biz ki üstün bir milletiz. Biz ki geriye kalan tüm canlılık alemi hizmetine verilmiş olanlardanız. Biz ki vaat edilen kutsal topraklarda yaşamamayı en çok hakkedenlerdeniz.Haydi söyle bana,gökteki yıldız ile yerdeki taş,köle ile efendi bir olurmu öyleyse bizler sadece bizler olmalıyız
Çoşan kalabalık her şeyi ile kabul ediyordu konuşulanları ve tüm benlikleri ile destek veriyorlardı konuşana.zafer kazanmış komutan edesıyla devam etti sonra konuşmacı Batuhanı işaret ederek sert bir soru yöneltti.
-söyle ey büyük elçi kölenin sırtlanmaktan yorulmadın mı ?
Bu duyulmamış soru karşısında bocalayan Roder ve Batuhan kendilerini dışarıya zor attılar.ve Roderin kafasında binbir soru işareti.Kendi haline bırakılmış sürü gibi dönüp dolaşıyorlardı işte.
‘’Gerçekmiydi konuşulanlar varmıydı bir üstünlük kavgası,ne demek oluyordu ‘’Büyük elçinin kölesini sırtlanması’’ne Roder nede Batuhan ondokuz yıllık hayatları boyunca akıllarından geçirmemiştir böyle bir soruyu.Kardeşti onlar insanı insandan kardeşi kardeşten ayırmamışlardır Hayatın daracık ve yorucu koridorlarında yürürken kalan güçlerinin son demlerinde kardeşliğin duvarlarına tutuna tutuna ilerlememişlermiydi ?Biri düştüğü an öteki insan ötesi bir varlık gibi göklere yükseltmemişmiydi kardeşini?
Roder bu düşüncelerin girdabında çırpınıp dururken Batuhan, kendi küçük ama sonsuz var ama yok olan aleminde kayboluyordu.
Roder onun her şeyiydi. Bedeninde ikinci bir ruh gibi yada iki beden bir can değiller miydi? Yolda yoldaş, bilmediğine bilge değil miydi Roder? Peki yüz yıllardır medeniyetin beşiği olan bu topraklarda sallanmamışlar mıydı hep beraber?  Onlar medeniyeti, medeniyet kendilerine gökten zembille indirilmiş olanlardan öğrenmemişler miydi? Hedefe giden yolda çekilen çile kutsal değil miydi? Peki ya hedef ? Hedef birlik beraberlik değil miydi? Gül bahçesini birkaç yabani otun talan etmesine izin verecekler miydi peki? Yo hayır , yüzyllardır süre gelen kardeşlik ağızlardan pervasızca yayılan birkaç söz için yerle bir edilemezdi.Kulakları aşamayacak sözler için candan can koparılamazdı.
Keskin bıçak ağzındaydı şimdi düşünceler.Her şeyden silkelenip sıyrılan Batuhan:
-Roder,sence et tırnaktan ayrılırmı ?
Dudaklardan öylesihne dökülüp giden bu sözler dönüp dolaşıp hedefini bulmuştu.Soruyu soruyla cevaplıyordu Roder :
-Ayırırsan canı yanan yine sen olamzmısın ?
Devamını okuyun...>>